komunistmucadele
 
  Ana Sayfa
  Komünizm Nedir?
  Türkiye'de Komünist Mücadele
  Dünyada'ki Komünist Liderler
  Dev-Yol
  Üniversiteli ve Liseli Gençlik
  12 Eylül Riyakarlığı ve Gerçekler
  Gerilla Savaşı:Bir Yöntem
  Solcu Dernekler-Partiler
  Anti Emperyalist Mücadele
  Önderlerimizden Sözler
  PKK Solcu Örgüt Değildir!
  İtiraf Ediyoruz
  -Dünya'da Yapılan Devrimler-
  Castro ve Küba Devrimi
  Mao ve Çin Devrimi
  Vietnam Devrimi
  Chavez ve Venezüella
  -Katliam-Darbe-İşkence-
  Kanlı Pazar
  1 Mayıs 1977 Katliamı
  12 Eylül ve Diyarbakır Zindanı
  Sivas Madımak Oteli Katliamı
  26 Eylül 1999 Ulucanlar Katliamı
  -Yazılarım-
  Faşizm Nedir?
  Sınıf Mücadelesi
  PKK Hakkında Gerçekler
  -Felsefe-
  Felsefe Nedir?
  Filozofların Felsefe Hakkında Düşünceleri
  Varoluşçuluk
  İdealist Felsefe
  İslami Felsefe
  Materyalist Felsefe
  Diyalektik Materyalizm
  Epikürcülük
  Nihilizm
  Jean Paul Sartre
  Friedrich Wilhelm Nietzsche
  Aabye Kierkegaard
  Martin Heidegger
  Gorgias
  Albert Camus
  Immanuel Kant
  Mihail Bakunin
  Karl Heinrich Marx
  Friedrich Engels
  Georges Politzer
  Demokritos
  La Mettrie
  Auguste Comte
  Francis Bacon
  Saint Simon
  John Locke
  Farabi
  Herakleitos
  Friedrich Hegel
  Socrates
  Sigmund Freud
  Albert Schweitzer
  Ziyaretçi Defteri
Sivas Madımak Oteli Katliamı

Sivas Madımak Oteli Katliamı

 

Yakın tarihimizde yaşanan ve toplumsal tarihimizin "Sivas Madımak Oteli" katliamı şeriatçı terör örgütlerinin ve bunların destekçisi konumundaki malum güç odaklarının, bir grup halkı da kışkırtıp galeyana getirmesi sonucunda yaşanan olayların, toplum vicdanında açtığı yaralar kapanası türden değildir. Dinci terör odakları, sırf kendilerinden farklı düşündükleri ve hayata onların at gözlükleri ile bakmadıkları için, onlarca aydını, Sivas'ta diri diri yakmışlardır. Gözünü kan bürümüş katil sürüleri tarafından, bütün Türk halkının gözü önünde işlenen bu "insanlık suçunu", tanımlayacak kavram bulmak mümkün değildir. Saatler boyunca, herkesin gözünün önünde, bir tiyatro oyunuymuşçasına sergilenen bu trajediyi, ne acıdır ki müdahale etmesi gerekenler de izlemekle yetindiler. Sonuçta, halk ozanı Pir Sultan Abdal'ı anma etkinliklerine katılmak için yurdun dört bir yanından Sivas'a gelen aydın, kültür ve düşünce insanlarına  2 Temmuz 1993 tarihinde mezar oldu. Sivas'ta Madımak otelinde sıkıştırılan 37 aydın kışkırtılmış şeriatçı güçler tarafından güpegündüz yakılırken devlet güçleri seyretti. Ne Cumhurbaşkanı Demirel, ne Başbakan Çiller, ne de yardımcısı Erdal İnönü bunu engellemek için bir şey yapmadılar. Oysa bu fırsat ellerinde vardı. Olaylara ilişkin istihbarat daha günler öncesinden kendilerine ulaşmıştı. Olay günü ise kuşatma ve saldırı saatlerce sürdü.

                                        Gelişen katliam hazırlıkları

Sivas'ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz Köyünde yaşamış ve Osmanlı'nın despotik geleneğinden kaynaklanan haksız uygulamalarına karşı çıkması nedeniyle Hızır Paşa tarafından idam edilerek katledilmiş olan Pir Sultan Abdal'ı anmak üzere, 1989'dan itibaren Banaz Köyünde çeşitli kültür etkinlikleri düzenlenmeye başlandı. 1993'te ise, bu etkinliklerin o dönem SHP'nin elinde bulunan Kültür Bakanlığının desteğiyle Sivas'ta bir kültür merkezinde yapılmasına karar verildi. Etkinliklerin yapılacağı tarihten aylar önce hazırlıklara başlanmıştı. Çok sayıda sanatçı, aydın ve yazar etkinliklere davet edildi. Bu hazırlıklar sürerken, etkinlikleri kana bulayacak bir başka hazırlığa da başlanmıştı. "Müslümanlar" imzasıyla dağıtılan bildirilerde etkinliklere katılacak olanların "Müslümanların kutsal değerlerine hakaret ettikleri" savıyla halk "Müslümanlığın gereğini yerine getirmeye" çağrılıyordu.

Etkinlik günü yaklaştıkça provokasyon hazırlıkları da yoğunlaştı. Başında Refah Partili Temel Karamollaoğlu'nun bulunduğu Sivas Belediyesi, aynı tarihlerde düzenleyeceği "Hicret Koşusu" için çevre illerden gelen çok sayıda sporcuyu, okulların ve gerici vakıfların yurtlarına doldurmuştu. Yerel gazetelerde tahriklerle dolu yazılar yayınlanıyordu. Etkinliklere katılacak misafirlerin ve aydınların konakladığı Madımak Otelinin önüne, caddede yol çalışmaları yapılacağı gerekçesiyle birkaç kamyon dolusu taş yığılmıştı.

Olayların gelişimi etkinliklerin kana bulanacağını açıkça gösterirken, devlet desteğiyle yapılacak olan etkinlikler için güvenlik önlemlerinin arttırılması bir yana, kentte hazır bulunması gereken kolluk güçlerinin büyük bir bölümü başka ilçelere gönderilmişti.

Bildiriler, fısıltılar, yol kenarına yığılı hazır taşlar, sporcu adı altında kente getirilen militanlar, bölgeden uzaklaştırılan güvenlik güçleri ile birlikte katliamın ön hazırlıkları tamamlandıktan sonra katliamcılar sahneye çıktılar. Çoğu gerici saldırı örneğinde olduğu gibi insanların topluca provoke edilebileceği bir gün olarak cuma günü seçilmişti. Yakın tarihimiz (bu toprakların uzak tarihi de) bunun örnekleriyle doludur. Egemenler kimi zaman katliamdaki rollerini başka kesimleri ön plana çıkararak gizlemiş, kimi zamansa buna dahi ihtiyaç duymayıp işlerini açıktan yapmışlardır. Sivas Katliamının geçtiği aşamalar, benzer şekilde Maraş ve Çorum'da da tezgahlanmıştır. Olayın öncesinde gerçek dışı söylentiler ortalığı kaplar. Maraş'ta sinemaya giden topluluğun üzerine bomba atılarak insanlar provoke edilmişlerdi. Sonrasında bölgede yaşayan muhalif, devrimci insanlara yönelik büyük bir katliam gerçekleştirilmişti. Olaylar Alevi-Sünni kavgası olarak gösterilmeye çalışılarak devletin katliamdaki rolü gizlenmişti. Bombayı atan kişiyse, sonradan MHP'den milletvekili seçilecek, İnsan Hakları Komisyonu üyeliği de yapacak olan Ökkeş Kenger'di!

                                  Katliam gerçekleştiriliyor

2 Temmuzda katliam için artık her şey hazırdı. Cuma namazının ardından Paşa ve Meydan Camilerinden çıkan 500 kişilik bir kitle, Atatürk Caddesinden vilayet binasına doğru yürüyüşe geçti. Vilayet alanında bekleşen kalabalığın sayısı bir süre sonra 5 bine ulaşmıştı. Buradan İstasyon Caddesine yönelen kalabalık, etkinliklerin yapılacağı Kültür Merkezinin önüne gelerek, bir gün önce etkinlikler çerçevesinde buraya dikilen Ozanlar Anıtını ve binayı tahrip etti. Grup daha sonra Madımak Oteline doğru yöneldi. Burada kısa zamanda sayıları 15 bini bulmuştu. Tekbir sesleriyle "Şeriat gelecek zulüm bitecek" "islama uzanan eller kırılsın", "Allahsızlara ölüm" sloganlarıyla toplandılar.

Otelin çevresinin sarıldığını ve taşlandıklarını gören aydınlar, otelin merdivenlerine sığınarak dönemin başbakan yardımcısı, sosyal demokrat SHP'nin lideri Erdal İnönü de dahil olmak üzere ulaşabildikleri tüm üst makamlardan yardım talep ettiler. Ancak yardım çığlıkları, "yardım geliyor" yalanlarıyla geçiştirildi. SHP'li Kültür Bakanı Fikri Sağlar bir gün öncesinde etkinliklere katılmaktan son anda başka bir işi çıktığı gerekçesiyle vazgeçtiğini bildirmişti.

                   Polis telsizinden bir anons duyuluyor:

-Taş atıyorlar, saldırıyorlar ne yapalım?

Cevap veriyor amirleri:

-Anlaşıldı, müdahale etmeyin.

"Müdahale etmeyin" diyen amir, Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner'dir.

Dışarıda kalabalıklaşan kitle yol kenarında hazır halde bulunan taşları otele yağdırmaya başladı. Olayları yatıştırmak için valilik etkinlikleri iptal ettiğini açıklasa da, Sivas Belediye Başkanının "gazanız mübarek olsun" diyerek başladığı konuşmasının ardından iyice kendinden geçen kitle, otelin önündeki araçları ters çevirerek ateşe verdi. Otelin kırılan camlarından perdeler tutuşturularak otel de ateşe verildi.

Yakılan otelin içinde mahsur kalan insanlar can çekişmekteyken, devletin üst düzey bürokratları ibretlik açıklamalarda bulunuyorlardı. Alevi kesimin oylarına yaslanarak parlamentoda kendisine yer bulan ve koalisyon ortağı olan SHP'nin Genel Başkanı Erdal İnönü, "güvenlik güçlerimizin özverisiyle vatandaşlarımızın daha fazla zarar görmesi engellenmiştir" açıklamasıyla bir yandan riyakarlığın sınırlarını zorlarken bir yandan da olayların tamamen devletin kontrolü dışında geliştiği izlenimini vermeye çalışıyordu.

Diğer devlet yetkililerinin de açıklamaları da bundan farklı değildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Halkla polisi karşı karşıya getirmeyin" sözlerini, oteli ateşe veren halk için söylemekteydi. Başbakan Tansu Çiller, "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!. Halktan kimsenin burnu bile kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir." diyor Çiller..; ANAP lideri M. Yılmaz, "Bu, bir futbol maçında bile çıkabilecek bir olaydır" sözleriyle kendilerini ele veriyorlardı. Yapılan bu ve benzeri açıklamalarda, katliam sonrasında mahkeme tutanaklarında yer alacak olan ifadelerde de içerde yakılanlar tahrikçi, otelin etrafını saran kitle din duyguları aşağılanarak tepki gösteren insanlar olarak gösterilmişlerdi.

Otelin önüne önceden vardığı halde yangına müdahale etmeyen itfaiye, otelin penceresi önündeki insanlara doğru merdiveni uzattığında 35 kişi yaşamını yitirmişti. Merdivenlerden indirilmekte olanlardan birinin olayların tahrikçisi olarak gösterilen Aziz Nesin olduğu fark edildiğinde, itfaiyeciler tarafından tartaklandı. Bu görüntüler kameralara da yakalanmıştı.

Katliam haberi ülkenin her tarafına ulaştığında Sultanahmet'te katliamı protesto etmek isteyen kitleyi yürütmeyen, en ufak eylemleri şiddetle bastıran kolluk güçleriyse, Sivas'ta 8 saat boyunca katliamı izlemekle yetindiler. Otelde yangının başlamasından kısa bir süre önce içeriye giren birkaç polis, konukların dışında herhangi bir güvenlik görevlisinin olmadığından emin olduktan sonra dışarı çıkmıştı.

Vahşetin sorumluları, oteli ateşe veren katillerle birlikte, islamcı katilleri saldırılara hazırlayan devletve "Aziz Nesin kışkırttı" vb. demagojilerle vahşeti meşrulaştırmaya çalışan partiler ve basındır aynı zamanda. Vahşeti gerçekleştiren katillerin kimliği, ülkemizde islamcıların ve bunların etkisi altındaki kitlenin dünden bugüne nasıl bir geleneğe sahip olduğunun, halka karşı nasıl birleştiklerini ve neler yapabileceklerinin de çok iyi bir göstergesiydi.

Katillerin avukatlığını yapan Refah Partililer...

"Şanlı Sivas kıyımı" diyen İBDA-C'liler...

"Yaşasın Hizbullah" sloganlarıyla başı çeken Hizbullahçılar...

Kitleyi kışkırtıcı konuşmalar yapan, onlara lojistik destek sağlayan ve kitlenin başında otele yürüyen RP'li Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak...

Katliamı alkışlayan, Türkiye, Zaman, Akit gibi islamcı basındır..

 
 
  Komünist Mücadele  
 
 

 
 
   
 
 

 
Bugün 52 ziyaretçi (61 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol